Tıbbı Değiştiren Tesadüf: "Röntgen Işınları"
Bazen bilim insanları bir şey ararken bambaşka bir şey bulurlar. İşte 1895 yılının o soğuk Kasım akşamında Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen'in başına gelen de tam olarak buydu.O aslında katot ışın tüpleriyle sıradan deneyler yapıyordu. Ancak laboratuvarı karanlıktı ve masanın üzerindeki bir kağıdın, tüpten gelen görünmez bir enerjiyle parladığını fark etti. Bu ışık, kağıttan, tahtadan ve hatta etten geçebiliyordu!
Neden Adı "X" Işını? Röntgen, bu yeni ışının ne olduğunu bilmiyordu. Matematikte bilinmeyeni temsil eden harfi kullanarak buna "X-Işınları" (X-Rays) adını verdi. Biz Türkiye'de mucidine saygıdan dolayı "Röntgen" diyoruz ama dünyada hala "X-Ray" olarak bilinir.
"Ölümümü Gördüm!" Wilhelm Röntgen, bu ışınların insan vücudundan geçip geçmediğini test etmek istedi. Denek olarak eşi Anna Bertha'yı kullandı. Eşinin elini fotoğraf plakasının üzerine koydu ve ışını verdi.
Ortaya çıkan görüntüde Anna'nın kemikleri ve parmağındaki yüzük net bir şekilde görünüyordu. Ancak Anna, kendi iskeletini görünce o kadar korktu ki; "Kendi ölümümü gördüm!" diyerek çığlık attı. O dönemde canlı bir insanın kemiklerini görmek, sadece mezarlıkta mümkün olan bir şeydi.
Büyük Bir Jest: Patent Almadı Röntgen, bu buluşu sayesinde tarihteki ilk Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Ancak en büyük büyüklüğü burada yaptı: "Bu buluş tüm insanlığa aittir" diyerek patent almayı reddetti. Eğer patent alsaydı dünyanın en zengin adamı olabilirdi ama o, bu teknolojinin tıp dünyasında ücretsiz kullanılmasını istedi.
Bugün hastaneye gidip bir kırık filmi çektirdiğimizde, 1895'te o karanlık odada parlayan kağıdı fark eden Wilhelm Röntgen'e ve korkudan titreyen eşi Anna'ya bir teşekkür borçluyuz.
