Emanete hıyanet olmaz. Bize güvenerek korumamız altına bırakılan şeylere el uzatmamalı, kötülük etmemeli, haince davranmamalıyız. Böyle ...
Emanete hıyanet olmaz.
Bize güvenerek korumamız altına bırakılan şeylere el uzatmamalı, kötülük etmemeli, haince davranmamalıyız. Böyle bir davranış ne dinimiz İslâm`a, ne de örf ve âdetlerimize yakışır. Bize düşen onların güvenine lâyık olmak ve emaneti titizlikle korumaktır.
A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
Emek olmadan yemek olmaz.Özenle ve çok çalışmadan bir şey kazanıp meydana getiremeyiz. Yiyip içmek, harcamak ve kısacası yaşayabilmek için haksız bir yolla değil, alın teri dökerek kazanmamız şarttır.
Er ekmeği er kursağında kalmaz.
Mert, cömert olan insanlar gördükleri iyiliği unutmazlar; bunun karşılığını mutlaka bir gün öderler.
Erkek arslan dişisinden kuvvet alır.
Toplum hayatında kadınların yeri ve görevi asla küçümsenemez. Bu bakımdan erkekler daima arkalarında güçlü bir kadının desteğine ihtiyaç duyarlar. Bu desteğe kavuşanların başarıları daha da artar.
Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
Çalışkan, namuslu, gücüne ve kendine güvenen kişi aç kalmaz; başkasına muhtaç olmamak için en zor işlerde bile çalışır, her zorluğa katlanır, rızkını arayıp bulur.
Erteye kalan, arkaya kalır.
Bir iş zamanında yapılmalı, başka bir zamana bırakılmamalıdır. Yoksa başarılı bir sonuç alınamaz. Geç kalan, sırasını geçiren, erken davranmayan fırsatı kaçırdığı için o şeyden fayda temin edemez.
Esirgenen göze çöp batar.
Titizlikle korunmak istenen, üzerine fazla düşülüp titrenen şeye çoklukla bir zarar gelir. Bunu önlemek insanın elinde değildir. Bu bakımdan bir şey üzerinde gereğinden fazla, aşırı ölçüde durulup titrememelidir.
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez.
Temeli çok eskiye dayanan ve devam eden dostluklar sağlamdır. Kolay kolay bozulmaz. Çünkü dostluğu yaşatabilmeyi başaran eski dostlar pek çok sıkıntılı, acı ve tatlı günleri birlikte paylaşmışlar; birbirlerine duydukları güveni içinde oldukları zamana kadar taşıyabilmişlerdir. Bu bakımdan kimi ufak tefek meseleler yüzünden birbirlerine düşman olamazlar. Öte yandan yeni dostlar arasında ise böyle bir dostluktan söz edilemez. Çünkü birbirlerini yeterince denememişler, sıkıntılara ve acılara birlikte göğüs gerip tavırlarını tam olarak ortaya koyamamışlardır. Dolayısıyla dostluğu oluşturacak güven bağı henüz oluşmamıştır.
Eşeğe altın semer vursalar, eşek yine eşektir.
Hiçbir yeteneği, bilgisi olmayan, kavrayıştan ve faziletten yoksun kimse, hangi mevkiye geçerse geçsin, ne kadar yetki ve mal sahibi olursa olsun değerli ve saygın kılınamaz. Kısa zaman içinde gerçek kişiliğini, bayağı ve kötü olduğunu tavır ve davranışlarıyla belli eden bu gibi kimselerin aslını kimi unsurlarla değiştirmek mümkün değildir.
Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah`a ısmarla.
Akıl insan içindir. İnsan önce aklını kullanarak işlerinin iyi yürümesi için tedbir almalı, sonra da tevekkül etmeli, yani o konuda yüce Allah`a güvenmelidir.
Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun, kimi kısa der.
Kimi işlerimiz vardır ki onları yalnız yapmamız daha uygundur. Eğer ona buna açar, şundan bundan fikir almaya çalışırsak her kafadan bir ses çıkar; birbirine ters öneriler kafamızı karıştırır, işin içinden çıkmamız da güçleşir.
Eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez.
İçine düştüğümüz kötü durumlardan, başımıza gelen felâketlerden ders almalı, zarar gördüğümüz işe bir daha bulaşmamalı, hata yapmaktan geri durup kendimizi korumalıyız.
Eşek hoşaftan ne anlar; suyunu içer, tanesini bırakır.
Kavrayışsız, bilgisiz, kaba ve zevksiz kimseler bir şeyin gerçek değerini bilemez; küçümser, anlamsız bulup hiçler, güzellik ve inceliğin farkına varamaz.
Etle tırnak arasına girilmez.
Ortaya çıkan aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir. Karı-koca, ana-baba ile evlâtlar birbirine çok yakın insanlardır. Bunlar kimi zaman birbirlerine darılıp küsebilirler, ancak bu durum gelip geçicidir. Bunu fırsat bilip onların aralarını açmaya çalışmak yanlış, yanlış olduğu kadar da faydasız bir davranıştır.
Etme bulma dünyası.
Şurası muhakkak ki, yaptığı kötülük hiç kimsenin yanına kalmaz; cezasını çoklukla bu dünyada çeker. Bu dünyada görmese bile, öbür dünyada mutlaka görür.
Ev alma komşu al.
İnsanlar bir arada yaşarlar. Dolayısıyla yakınlarında oturan komşularının ilişkiler açısından önemi büyüktür. Kötü komşular ile yan yana yaşamak oldukça zordur. Kavgalara, gürültülere ve anlaşmazlıklara yol açar. Bu bakımdan, ev almadan önce, komşuların nasıl insanlar olduklarını öğrenmek, incelemek her zaman yarar sağlayacaktır.
Evdeki hesap çarşıya uymaz.
Bir iş, bir sorun hakkında önceden yapılan tasarılar, hesaplar ve plânların çoklukla hayat gerçeklerine aykırı düştüğünü uygulamada açıkça görürüz. Bu sebeple geleceğe dönük hesaplarımızda bu gerçeği daima göz önünde bulundurmalıyız.
Evi ev eden avrat, yurdu şen eden devlet.
Mutluluk havası ancak düzenli, temiz, güzel ve ekonomik açıdan rahat bir evde eser. Bunu sağlayan da kadındır. Eğer kadın becerikli, tertipli ve nazik değilse, yuva yaşanılır bir yer olmaktan çıkar. Benzer bir şekilde, içinde yaşanılan yurdu şen eden de devlettir. Eğer devletin başında bulunanlar beceriksiz, zalim, hain ve kendi çıkarlarını düşünen insanlarsa, bunların ülke insanını mutlu etmesi düşünülemez.
Evli evinde, köylü köyünde gerek.
Yaşanan sosyal hayat bir düzeni kurarken, kişilere de toplumda uygun bir yer, bir iş göstermiştir. Dolayısıyla herkes buna uymalı; hem kendinin, hem de toplumun rahatını ve düzenini bu şekilde sağlamayı görev bilmelidir. Aksine bir hareket huzursuzluğa ve kargaşalığa yol açar.
YORUMLAR