A Harfi – Deyimler ve Anlamları 2

Adamdan saymak: Değeri olmadığı hâlde bir kimseye kıymet vermek, saygı duymak. "Seni adamdan saydım diye mi naz yapıyorsun?" ...


Adamdan saymak: Değeri olmadığı hâlde bir kimseye kıymet vermek, saygı duymak. "Seni adamdan saydım diye mi naz yapıyorsun?"

Adam etmek: 1. Eğitmek, yetiştirmek, belli bir seviyeye getirmek."Sen uğraş, didin, adam et, o da sırt çevirsin sana."2. Tamir edip kullanılır hâle getirmek, bir yeri düzene sokmak."Bu arabayı eninde sonunda adam edeceğim."

Adam evladı: İyi bir ailenin iyi yetiştirilmiş; özü, sözü doğru çocuğu."Bu iyiliği ancak bir adam evladı yapabilirdi."

Adam içine çıkmak: Topluluğa karışmak, eşe dosta gitmek, değerli insanların bulunduğu yerlerde olmak ve onlarla görüşmek."Adam içine çıkmayalı uzun zaman oldu."

Adam olmak: 1. Yetişip büyümek, gelişmek, iş güç sahibi olmak."Umarım o da bir gün adam olur."2. Onarılıp işe yarar hâle gelmek.

Adam (insan) sarrafı: Tecrübesi sayesinde insanların iyisini kötüsünü çabuk anlayacak duruma gelmiş kimse. "Sen üzülme, baban insan sarrafıdır, onun ne mal olduğunu kolayca anlar."

Adam sen de (adam!): Bir işin önemli olmadığını, aldırılmaması gerektiğini anlatmak için söylenir."Adam sen de, o katılmazsa katılmasın, biz birlikte oynarız."

Adam sırasına geçmek (girmek): Toplumda kendisine daha önce değer verilmezken, artık kendisine önem ve değer verilir olmak."Biliyorum, seni de adam sırasına geçiren paran oldu."

A`dan Z`ye kadar: Bütünüyle, baştan aşağı."Bu sınıfın düzeni a`dan z`ye kadar bozuk."

Adı batmak: Adı anılmaz olmak, unutulmak, sözü edilmez olmak. "Hatırlatmayın, adı batsın o adamın!"

Adı çıkmak: Kötü bir şöhret kazanmak."Bir kere adı çıkmış, ne yapsa fayda etmiyor, kimse dinlemiyor onu."

Adı kalmak: Bir kimse veya şey ortadan kalktıktan, öldükten sonra adı dillerde dolaşır olmak."Birkaç yıl sonra İstanbul`da doğal güzelliklerin sadece adı kalacak."

Adı karışmak: İyi karşılanmayan bir olayla ilgisinin bulunduğu, o olaya karıştığı söylenmek."Soygun işine Ali`nin de adının karıştığı söyleniyor. Doğru mu?"

Adım atmamak: Kesinlikle gitmemek, uğramamak, aramamak. "Bir daha o eve adım atmamaya yeminliyim."

Adını anmamak: Bir şeyden, bir kimseden hiç söz etmemek; unutmuş görünmek."Evi terk eden oğlunun adını anmamakta sonuna kadar kararlı."

Adını koymak: 1. İsim vermek. "Yeni doğan çocuğun adını Ali koydular."2. Bir şeyin karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak."Önce adını koyalım da ona göre hareket edelim."

Adını vermek: 1. Birinin adını bildirmek. 2. Biri tarafından salık verildiğini gönderildiği kimseye söylemek. "Benim adımı ver ki işlerin çabuk görülsün."

Aforoz etmek: 1. Kilise birliğinden çıkarmak. 2. Birini yakını olmaktan çıkarmak, ilgiyi kesip uzaklaştırmak, ilişkileri tamamen koparmak."Bütün köylü onu aforoz etmekte kararlı."

Ağır aksak: Pek yavaş olarak, düzgün olmayarak."Her zaman işleri ağır aksak yapıyorsunuz."

Ağır basmak: 1. Ağırlığı fazla gelmek. 2. Bir işte etkili olmak, gücü üstün gelmek, istediğini yaptırmak."Politik gücü ağır basınca ihaleyi kazandı."

Ağır başlı: Ciddî, olgun, hareketlerinde ölçülü, işlerini düşüne taşına yapan kimse."Ağır başlı olmak insana üstün meziyetler kazandırır."

Ağırdan almak: Bir işi yapmakta acele etmemek, yavaş davranmak, isteksiz görünmek."Hiç sebep yokken işi ağırdan almanı bir türlü anlamıyorum."

Ağır elli: 1. Oldukça yavaş iş yapan, çabuk yapmayan. 2. Vurduğu zaman çok acıtıp can yakan."Adamın eli amma da ağırmış, ense köküm hâlâ ağrıyor."

Ağır gelmek: 1. Ağrına gitmek, onuruna dokunmak."Hak etmediğim şu sözler öylesine ağır geldi ki bana."2. yapılması güç gelmek."Bu yaştan sonra inşaat işlerinde çalışmak artık ağır geliyor benim gibi ihtiyara."

Ağır hastalık: Sonu ölümle neticelenebilecek gibi olan tehlikeli hastalık."Ağır hastalık geçirdiği için bir türlü kendini toplayamadı ve zayıf kaldı."

Ağır söz: Kişinin gönlünü inciten, gücüne giden, onuruna dokunan, dayanılması güç söz."Söylediğin ağır sözler çocukları çok incitti."

Ağız aramak (veya yoklamak): Öğrenilmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak."Ağzını ara bakalım o konuda bir şey biliyor mu?"

Ağız (söz) birliği etmek: Daha önce bir konuda anlaşarak aynı şeyi yapmak ya da söylemek."Ağız birliği etmeli, hep birlikte savunmalıyız kendimizi."

Ağızdan laf (söz) çekme(çalmak): Bir kişinin bildiği şeyleri ustalıklı konuşmalarda ona sezdirmeden öğrenmek. "Boşuna uğraşma, ağzından laf çekemezsin onun."

Ağızda sakız gibi çiğnemek: Bir düşünceyi, bir sözü tekrar edip durmak."Dolap da dolap! Artık ağzında sakız gibi çiğneyip durma şu sözü!"

Ağız değiştirmek: Daha önce söylediğinin tersini söylemeye başlamak."Babasını görünce korkusundan ağız değiştirdi."

Ağız, dil vermemek: 1. Söz söyleyemeyecek kadar hasta olmak. 2. Herhangi bir sebeple hiç konuşmamak, susmak."Kurşuna dizilmeyi göze aldılar ama ağız, dil vermediler."

Ağız eğmek: Yalvarmak, hiç de lâyık olmayan birine yüz suyu dökmek. "Ölürüm de ağız eğmem o adama!"

Ağız kalabalığı: Birbirini tutmayan, gereksiz, konu dışı sözler."Asıl meseleyi ağız kalabalığı ile ört bas edip kaçamazsın!"

Ağız kalabalığına getirmek: Birini gereksiz sözler söyleyip çok konuşmak yolu ile şaşırtmak, dikkatini dağıtıp aldatmak."Ağız kalabalığına getirip yok pahasına aldı malları."

Ağız kavafı: Karşısındakini ikna etmek için diller döken, çok konuşan, gerekli gereksiz söz söyleyen kimse."İğreniyorum şunun gibi ağız kavafı heriflerden."

Ağız yapmak: Birini aldatma, yanıltma, oyalama amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak."Ne ağız yapıp duruyorsun, gerçeği söylesene!"

Ağzı açık ayran delisi: Yeni gördüğü her şeye alık alık bakan, anlamsız bir hayranlıkla seyredip şaşıran."Haydi yürü, ağzı açık ayran delisi gibi ne bakıp duruyorsun vitrine."

Ağzı (bir karış) açık kalmak: Çok şaşırmak, şaşakalmak. "Onca seneden sonra sevdiği arkadaşını birden karşısından görünce ağzı açık kaldı."

Ağzı kalabalık: Çok ve manasız, saçma sapan, tutarsız sözler söyleyen."Ağzı kalabalık insanlara tahammül etmek çok güç bir iş."

Ağzı kulaklarına varmak: Çok sevinmek, sevindiği her hâlinden belli olmak. "Takdirname eline verilince sevincinden ağzı kulaklarına vardı."

Ağzı laf yapmak: Güzel, inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak."Politikacı mı olacaksın, ağzın laf da yapmalı."

Ağzına (veya ağzının içine) bakmak: 1. Ne diyeceğini beklemek. 2. Onun sözüne göre hareket etmek."İyi, yemek için de onun ağzına bak bari!"

Ağzına baktırmak: Etkili, güzel konuşarak kendini zevk ile dinletmek, dinleyenleri kendisine hayran etmek."O, ağzına baktırmasını bilen ender hatiplerdendi."

Ağzına bir parmak bal çalmak: Amacına ulaşmak için birini tatlı sözlerle bir süre oyalamak, kandırmak; umut verip ikna ederek işini yaptırmak."Öyle bir insan ki ağzına bir parmak bal çal, sonra her istediğini yaptır."

Ağzına girmek: Dinlenirken konuşana doğru oldukça fazla yaklaşmak."Çocuklar, masal anlatan dedenin, neredeyse ağzına gireceklerdi."

Ağzına lâyık: Bir yiyeceğin tadı anlatılırken kullanılır, çok lezzetli yiyecek anlamında."Haydi durma, uzan, tam ağzına lâyık bir tatlı!"

Ağzında bakla ıslanmamak: Sır saklamayı becerememek, sırrı hemen açığa vurmak."Ağzında bakla ıslanmayan bu adama nasıl oluyor da açılıyorsun?"

Ağzında gevelemek: Açık olarak söylememek, belirli konuşmamak."Lütfen lafı ağzında geveleme de ne söyleyeceksen söyle, çok işim var."

Ağzından bal akmak: Çok tatlı, hoşa gider biçimde konuşmak."Konuş, konuş hele; ağzından bal akıyor."

Ağzından çıkanı kulağı işitmemek: Sözlerini tartmadan, düşünmeden, öfke içinde, nere varacağını hesaplamadan konuşmak."İyice çıldırmış olmalısın. Çünkü ağzından çıkanı kulağın duymuyor."

Ağzından düşürmemek: Bir kimseden veya bir şeyden her zaman söz etmek."Ölünceye kadar torunu Esma`nın adını ağzından düşürmedi."

Ağzından girip burnundan çıkmak: Çeşitli yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek; veya kandırmak."Ağzından girip burnundan çıktı ve ondan para koparmayı başardı."

Ağzından kaçırmak: Söylemek istemediği bir şeyi, boş bulunup söyleyivermek."Dikkatli ol, lafı ağzından kaçırıp da gideceğimiz yeri söyleme."

Ağzından laf almak (çekmek): Bir kimseyi değişik yollarla ve ustalıkla konuşturup birtakım gizli şeyleri öğrenmek."Boşuna uğraşma, ağzımdan laf alamazsın."

Ağzından yel alsın: Olumsuz, kötü şeylerden bahsedenlere karşı "ağzını hayra aç" anlamında söylenir."Bugün kötü şeyler mi bekliyorsun? Ağzından yel alsın, o ne biçim beklenti?"

Ağzını açıp gözünü yummak: Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek."Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu."

Ağzını aramak: Karşısındakini kurnazca konuşturarak ağzından söz almak, istediğini öğrenmek."Şunun ağzını ara da bahçeyi satıp satmayacağını öğren."

Ağzını bıçak açmamak: Kırgınlıktan, üzüntüden ya da herhangi bir sebepten ötürü söz söyleyecek durumda olmamak."Boşuna uğraşma, evin yanışına öyle üzülmüş ki ağzını bıçak açmıyor."

Ağzını havaya (poyraza) açmak: Umduğunu elde edememek, fırsatı kaçırdıktan sonra boş yere beklemek."Evi o zaman alacaktın, artık geçti, bundan sonra ağzını havaya aç."

Ağzını kapamak: 1. Susmak. 2. Çıkarının elden gideceğini düşünerek birinin konuşmasını önlemek."Ağzını kapatamazsak konuşup bizi elâleme rezil edecek."

Ağzının içine bakmak: Konuşan bir kimseyi seve seve ve dikkatlice dinlemek."Konuşması onları öyle sarmıştı ki ağzının içine bakıyorlardı."

Ağzının kokusunu çekmek: Bir kimsenin dayanılmaz, çekilmez tutum ve davranışlarına katlanmak."Yeter artık, daha fazla senin ağız kokunu çekemem."

Ağzını öpeyim (seveyim): Sevindirici bir söz söyleyene "ne güzel, hoş söyledin" anlamında kullanılır.

Ağzının payını vermek: Sert söz ve davranışlarla karşılık vererek bir kimseyi yaptığına pişman etmek."Demek öyle, ben de senin ağzının payını vermezsem bana da Hasan demesinler!"

Ağzının suyu akmak: Çok beğenip isteyecek duruma gelmek, imrenmek."Vitrindeki kızarmış tavuğu görünce ağzımın suyu aktı."

Ağzının tadı kaçmak: Rahatı kaçmak, huzurunu kaybetmek, bir kimsenin kurulu dirliği, düzenliği bozulmak."Şu vızır vızır işleyen yol buradan geçince ağzımızın tadı kaçtı."

Ağzının tadını bilmek: 1. Güzel yemeklerden anlamak. 2. Bir şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak."Şunlardaki güzelliğe bak, ağzının tadını da biliyorsun hani."

Ağzı sulanmak: İmrenmek."Karpuzları ağzını şapırdatarak yemeye başlayınca benim de ağzım sulandı."

Ağzı süt kokmak: Çok genç, toy ve tecrübesiz olmak."Şu ağzı süt kokan mı yarışacak benimle."

Ağzı var dili yok: 1. Oldukça sessiz, sakin, kendi hâlinde. 2. Konuşmayıp susan, derdini anlatmayan."Telâşlanma sakın, ağzı var dili yok o çocuğun, seni hiç üzmez."

Ağzıyla kuş tutsa...: "Ne kadar çaba gösterse, ne yapsa da" anlamında kullanılır."Ağzıyla kuş da tutsa, artık bu eve adım atamaz."

>>>>> devam et >>>>>

YORUMLAR

Ad

Astrolojik Bilgiler,23,Atasözleri Sözlüğü,42,Batıl İnançlar,12,Botanik Bahçe,40,Buluşlar,15,Cennet Vatan,51,Deyimler Sözlüğü,44,Dini Bilgiler,51,Dünyadaki İlkler,27,Dünyadan Sırlar,23,Dünyanın Enleri,49,Enteresan Olaylar,26,Fallar Tarotlar,10,Farklı Canlılar,68,Faydalı Bilgiler,67,Foto Galeri,44,Gezilecek Yerler,29,Hiç Bilmediklerimiz,46,İcatlar Mucitler,32,İlginç Bilgiler,74,İsim Sözlüğü,26,Kainatın Gizemleri,10,Kehanetler,9,Kimdir,47,Kültür Mirasları,10,Müzik Aletleri,12,Neden,25,Nedir,67,Otomobil Dünyası,8,Pratik Bilgiler,9,Rekorlar,11,Rüya Tabirleri,29,Sağlıklı Yaşam,66,Sırlar Gizemler,22,Sözler Mesajlar,12,Sözlükler,7,Şifalı Bitkiler,78,Şifalı Taşlar,37,Tarihi Bilgiler,65,Taşıtlar Alemi,21,Tekne Karavan,125,Yanlış Bildiklerimiz,16,Zeka Soruları,14,Ziyaretçiler,17,
ltr
item
Bunu Biliyor Muydunuz ?: A Harfi – Deyimler ve Anlamları 2
A Harfi – Deyimler ve Anlamları 2
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaxjO9UIjQh4DeIIZhC_9sJES0hCtDyOwB_Q86Wg6CFs0JhGNQil1IgzuIKHLu2zp9XI7XUyi56rJ2h44AeqD-peBHgcOo_yyjnvz6elyK7qKVBYDv9LmX4DtubpyYGWwMpTzgcF-5hdZc/s320/deyimler+s%25C3%25B6zl%25C3%25BC%25C4%259F%25C3%25BC.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaxjO9UIjQh4DeIIZhC_9sJES0hCtDyOwB_Q86Wg6CFs0JhGNQil1IgzuIKHLu2zp9XI7XUyi56rJ2h44AeqD-peBHgcOo_yyjnvz6elyK7qKVBYDv9LmX4DtubpyYGWwMpTzgcF-5hdZc/s72-c/deyimler+s%25C3%25B6zl%25C3%25BC%25C4%259F%25C3%25BC.jpg
Bunu Biliyor Muydunuz ?
https://www.bunubiliyormuydunuz.com/2016/11/a-harfi-deyimler-ve-anlamlar-2.html
https://www.bunubiliyormuydunuz.com/
https://www.bunubiliyormuydunuz.com/
https://www.bunubiliyormuydunuz.com/2016/11/a-harfi-deyimler-ve-anlamlar-2.html
true
8184004074410021001
UTF-8
Yüklenen Tüm Sayfalar Hiçbir şey bulunamadı TÜMÜNÜ GÖR Devamını Oku Cevap Cevabı iptal et Sil By Ana Sayfa Sayfalar Yayınlar Tümünü Gör SİZİN İÇİN ÖNERİLER Başlık ARŞİV ARA TÜM YAYINLAR bunubiliyormuydunuz içinde arama sonucunuz bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Ocak Şubat Mart Nisan May Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara Şimdi 1 dkönce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ saat önce Dün $$1$$ gün önce $$1$$ hafta önce 5 haftadam daha önce İzleyiciler Takip et Bu Premium İçerik Kilitli Açmak için adım 1: Sosyal bir ağda paylaşın Açmak için adım 2: Sosyal ağınızdaki bağlantıya tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm Kodlar Panoya Kopyalandı Kodları / metinleri kopyalayamıyorsanız, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya CMD + C tuşlarına) basın İçindekiler Tablosu